25 Ekim 2016 Salı

2 Ekim'de Urla'ya Gittik

Yazmak içi geç kaldım, bugün 25 ekim, ne yazdam kardır, 2 ekim günü annem izmire gitti, biz de çocuklarla evde ne yazapacağımızı şaşırıyoruz, annemin bir lafı var, bunları sabah çıkaracaksın yatmaya eve sokacaksın, çok doğru, biz de attık kendinizi urlaya, hava da öyle güzeldi ki....bu arada 18 ekimde araba kullanmaya başladım.... 1 ayı geçti baya baya sürüyorun... manisadan urlaya, bornovaya, çiğkiye gidip geldim şimdiye kadar....işte urlaya da ben sürdüm... gerçi ilk trafik cezamı yanlış yere patk etmeken yedim... o konu öyle değil aslında, bizim bir hatamız yok....önce denizaltında yemeğe oturduk, öocuklar anında öyle bir döz dinlememeye, kendilerini yerlere atmaya, anınfa kaktık, çünkü yediğinizdrn birşey anlamayacaktık, sonra iskelede ünal kardeşlerde yedik, çibörek lahmacun, oide falan.... yanımıza birsürü pikniklik almıştık, meyveler, çiğdemler, fıstıklar, onları yedik iskelede banklarda oturup... bu da bugünden bir hatıra....    

Doğaca

Canım Doğam benim.... Çok tatlı konuşuyor....Birkaç örnek vereyim...
Mınimıni:ekmek
De:Top
Gi:Nil
Nana:Anne
Mooooo:kimoooo
Yaauv:Kedi yani miyav☺️

5 Eylül 2016 Pazartesi

Yılın 2. Tatili-DATÇA

Datça için yine hurrrraaa 27.Ağustos sabah 9 gibi yola çıktık, 3.Eylül Cumartesi de Datça'da sabah 10 da yola çıkıp canım evimize döndük. Hiç planlarımızda yokken Eda'lar teklif edince kırmadık, çocuklar da zaten evde bunaldı dedik gittik. Benim için öenli bir tatildi çünkü yine de çok kesin konuşmak iyi olmaz ama sanırım bizim için 5 yıldızlı ultra herşey dahil tatilköyü muhabbeti kapandı. Bugüne kadar yaptığımız tatillerin ne kadar yapay, kilo aldırıcı, insan ilişkilerinden uzak,duygusuz, ve sadece 2000 kişi alile aynı anda yemek yiyebilmek için çocuklara tabak tabak kötü yemek taşımkala geçmiş onu anladım(k). Bugüne kadar pansiyon denince tüylerim diken diken olurdu ama ben pansiyon işini ya tamamen yanlış anlamışım ya da bu kaldığımız pansiyon tamamen çok iyi bir seçimdi.7 gece kaldık ve çok güzel duygularla geri geldik. Anlatacak başka birşey yok aslında.Ben susayım fotolar konuşsun.Yemekleri çok güzeldi , odaları çok temizdi. Adı Kasapoğlu Pansiyon, Mesudiye Köyü, Ovabükü Datça. Sahipleri o kadar doğal ve o kadar sıcak insanşar ki.En küçük bir olumsuzluk yaşamadık. Bize özel yemekleri, denizkenarında,huzurla yedik. Dönüşte de 5 kilo bal aldık.Pansiyonun sahibi Mustafa Bey ve oğlu minik Utku(5) resmen pansiyonun çocuklarını eyliyor. Çocuklar resmen bizi unuttular. Utku başlı başına bir Miniclub.          

24 Ağustos 2016 Çarşamba

Endokrinoloji

Geçen ay karın ağrısı mide bulantısı için gittiğimizde tahlillerinde Serbest T3 yüksek çıkmıştı.Normalde 4.5 olması gereken maksimum değer 7.18 di ve 1 ay sonraya randevu vermişlerid. Bugün onun için gittik ve yine  yüksek çıktı.7.49.Profesör tek başına yüksek çıkmasını nedenini anlayamadığını söyledi ve ultrason istedi. 21 Eylül'de ultrason çekildikten sonra bir karar vereceğinin söyledi. Moralimiz biraz bozuldu umarım ciddi birşey çıkmaz.Kan verirken biraz huysuzlandı.Kan alan hemşire kadındı.Boyunu ölçen asistan erkekti ve çok hoşuna gitti, kan alan da erkek olsun dedi ama beklediği gibi çıkmadı:)Minik kuşum inşallah ciddi birşeyin yoktur.
Çıkışta, her hastane çıkışında yaptığımız gibi birrşeyler yemeye gittik nille. Migronun yanında açılan
 kahve dünyasına gittik ilk defa.Macaron yedi.İlk kez tattık ikimiz de ama kakolu dışındakileri sevmedi hiç.Koca bir bardak da süt içti. Sonra akşamüzeri Demir bizi aldı ve Magnezya'ya gittik. Orda da LCW'den Nilê o kadar güzel bir elbise aldık ki:) Aşağıda fotosu var.Büyüğü olsa kendime de alırdım. Akşam da bahçede oynadılar.Güler Teyzelerle, Ayten Teyzelerle kameşyada oturduk, annem kurabiye yapmıştı. Çay içtik.Nil ne zamandır zaten piknik yapmak istiyordu. Akşam duşta bana:'Anne bugün çok mutlu oldum ben , neden?' dedi'. Canım yavrum benim.
Öteki düdük, Doğa da artık akşamları çok zor uyuyor, ben gücüyle başedemiyorum resmen, iki akşamdır Demir uyutuyor.
    

22 Ağustos 2016 Pazartesi

Haftasonu

Annem izmirde aretinin torununun sünnet düğününe gitti bu haftasonu. Biz canavarlarla evde yalnızdık. Fırın makarna yaptım onlara. Biraz yağlı olmuştu  ama yendi yine de. Sofrabezine yerde yemeyi denedik dördümüz. Hem düşme tehlikesi yok hem de yerlere saçılma. Ama başarısız oldu bu yöntem. Halılar salçalı yağ oldu, Doğa çabamızı tamamen yanlış anladı ve bir oyun zannetti. Yemek tamamlanamadan sofrabezi toplandı:/ Nil bu ara çok gergin, asi evlat...Nedenlerine hiç girmeyeceğim. Çok çok anımız biriksin diye bu postu giriyorum, biraz da ilerde bakacak bol bol foto olsun diye...Nil'e yeni ayakkabı aldık...Önümüz bayram, Ankara'ya gidilecek,crocslarla gezecek ali yok çocuğun. O Doğa da az değil. Bu haftasonu cümle kurdu. 'Ben bal yicem' dedi. Şaşkınız..Aslında 'ben ba yicem' dedi de biz anladık.
Doğa'ca:
ba:bal
ça:çay
herşeyi ' ben ' diyerek anlatıyor onunla ilgiliyse. Ben: benim, bana....
Onun dışındaysa:şu
Gi:Nil
Nana, Nanam:Anne
Nene:Anane
Nam: Tamam
Mo:Kim o
Unutmadan, en önemli kelimemiz Üdüm:üzüm. Alaşehirli olmanın hakkını veriyor çocuk.

Canlarım benim, kalp,kalp,kalp.....

Yarın Nil hanımla yine Celal Bayar yollarına düşeceğiz. Bir hormonu yüksek mi, düşük mü ne çıkmıştı..Ona bakılacak... Bana kolay gelsin, neyse ciddi şeyler olmasın da önemli olan o...
Bir de 'midem bulanıyo, karnım ağrıyo' kabusunun artık tamamen onun abartması ve ezberi olduğuna eminim..Dün birşeyden şikayet etmek istedi, tam olarak sorun çıkarmak istiyor.. 'Karnım A...' dedi, artık ne kadar alıştıusa hemen bunlarla bizi sinir etmeye sonra 'Ay' dedi 'şuyum şu oluyo' diye devam etti..Yani tamamen olayı bizi üzmek için uyuduruktan poposundan  şikayet uydurma..%100 ağrımıyor, bulanmıyor demiyorum ama aşırı abartıyor...
 
 
 
   

15 Ağustos 2016 Pazartesi

Koca Bir Hafta (Nil'in Bisiklet Sürmeyi Öğrenmesi)

Bu haftayı kısaca özetleyecek olursaak... Günler haftaiçi bizim için gündüz iş, akşam da 19:30 gibi bahçeye inmek şeklinde gelişiyor. Akşam Demirle eve döndüğümüzde çocuklar artık dışarı çıkmak için deliriyor halde oluyorlar ve koltuk tepelerinde, kafalarımızın üzerinde orda oraya atlıyorlar. Günün en tehlikeli kızmı oluyor bu saatler. Hazırlanıp sokak kapısı açıldığında sanki hapishane kapısı açılmış gibi dışarıya çığlıklar atarak koşturarak çıkıyorlar. Nil artık kapıdan çıkarken 'mahkumlar dışarııı' diye bağırıyor:))) Canımın içi, keşke mümkün olsa da konuştuğu her kelimeyi kaydedebilsem.O kadar tatlı oldu ki....
Nil kuzusu bu hafta bisiklet sürmeyi tamamiyle öğrendi. Birkaç hafta önce yan tekerlekleri çıkarttırmıştı bize, 1 hafta Demir öğretmeyi denemişti, olmamıştı, pes edip geri taktırmıştı tekerlekleri. Bu hafta içi Demir kendi bisikletinin önüne Nil'i de bindirdi. Birkaç tur attılar. Sonra ne olduysa Nil tutturdu tekerlekeri tekrar çıkarın diye. Bizim aletler de kayboldu, demir poşetle kapının önünde unutunca, kapıcı da çöp diye attı diyoruz biz ama..Ne olduğu da tam olarak bilinmiyor, sadece bir tahmin...  Neyse anahtar da yok. Çıkaramıyoruz. Demir yine bisikletçiye götürdü ama tabi sinir olduk..Bir tak, bir çıkart.. Artık bu son dedik, süremesen de birdaha takmayacağız...Çocuğun da bir bildiği varmış meğerse....Sen oturduğu gibi sürmeye başla...Meğer babası onu kendi büyük bisiklette önünde gezidirince anlamış denge olayını..O anda nasıl sürüleceğini kavramış..'Sertleşeceğimi biliyordum' diyor..Canım benim... Bir şeyi iyi yapmaya sertleşme diyor....
Cumartesi evdeydik..Dinlendik resmen. Biz sabahtan Demirle market pazar işlerini hallettik..Hava da sen 30 dereceye düş..Nasıl serindi haftasonu  hava....Akşamüzeri çocukları Tevfik Lav'a  götürdük. Kumhavusunda oynadılar. Trambolinde zıpladılar. Doğa ilk kez tramboline bindi...Çok hoşuna gitti.   Pazar Optimum AVM'ye gitme hatası yaptık...Mahşer yeri..Rezalet... Ordan mahalleye geri döndük. Ama önce beni Point Bornova'ya bıraktılar...Ben Datça tatili için çocuklara ve kendime şort baktım. Uzay Pastanesi'nde mahalledeki çocuklar için kuru pasta aldık..Annem, Demir, çocuklar mahalleden dönüşte beni aldılar ve eve döndük. Haftasonunun sonu herkes için keyifliydi.. Yattık, kalktık, bugün işşşşş:)
              

8 Ağustos 2016 Pazartesi

Bir Haftasonu

Bu haftasonu şu malum lanet sınavın iptal olması sebebiyle benim açımdan tatsız geçti diyebilirim. Her nekadar hakkı ile kazananlara birşey olmayacak dense de herşey netlik kazanmadan insanın içi rahat etmiyor. Cumartesi sabahı yine her zaman olduğu gibi Doğa ve ben ilk uyandık, sonra Nil uyandı sonra da geri kalan ev halkı.   Ne yapalım ne yapalım derken akşamüzeri Doğa uyandıktan sonra Spil'e pikniğe gidelim diye karar verdik.Hazırlandık falan bir curcuna çıktık. Doğa yolda ilk kez kustu. At alanına yani piknik yapılacak yere varmamıza 5 dakika kala kustu ve tam 5 dakika boyunca ellerine, üzerine heryere bulaşmış olan kusuklara o kadar endişeli baktı ki. Ne olduğunu anlamadı, anlamaya çalıştı. Canım benim...Çıkınca üzerini değiştirdik.Sonra piknik yaptık.O kadddddar toza çamura battılar ki piknik sonunda ayakları tozdan kapkaraydı, tenlerinin rengi belli  olmuyordu.
Pazar günü ise sabahtan yine aynı şeylerle geçti, doyur, uyut şeklinde. Öğleden sonra çocukları alıp Bostanlı'da deniz kenarında ve parklarda gezdirelim dedik. Aç çıkardık evden yine kusmasınlar veya mideleri bulanmasın diye ama...Hava o kadar nemli, sıcak ve bunaltıcıydı ve çocuklar o kadar etrafa kaçışıyorlardı ki..Ne doğru düzgün yedirebildim, ne oynayabildiler, laf da dinlemiyorlar...Biraz pişman olduk gibi oldu..Zaten bir ara arabada et yedirirken dünkü piknikten kalan etleri, doğa boğulur gibi oldu, çok korktuk..Neyse,bu hafta sonunu da böyle atlattık....Güzel bir hafta olur umarım....Sabah nil ben çıkmadan bir 'to do list' çizdi sabah sabah demirle çok hoşumuza gitti.

Nil'in yapılacaklar listesi. Sırf bunu yapmak için sabah 7de kalktı, dişlerini fırçaladı, ilacını içti sonra da 'ok işareti' yaptı. Parmağıyla gösterdiği yuvarlak halka da odası 'toplu' demekmiş. Toplu'nun nasıl yazılacağını bilmediğinden 'top' çizmiş.Aklınıza 'oyuncak top' gelmesin diye de uyardı. Canım benim